Site Arama

20120114

Kuantum Fiziğinin Sıra Dışı Özellikleri ve Orneklerle Aciklanmasi...

Algıladığımız gerçeklik, atom altı boyutta kaybolmakta, tanecikler önceden bilinmeyen ancak incelemeye kalktığımızda bile gerçeğine ancak o an tahmin yollu yaklaşabileceğimiz garip ve belirsiz davranışlar sergilemektedirler. Bu yüzden kuantum boyutunda geçerli olan belirsizlik ve olasılıktır. Belirsizliktir çünkü, Haysenberg’in matematiksel gösterimiyle bir taneciği gözlemleme olayında ölçümleme (gözlemleme) işlemi, (1) taneciğin hem momentumunu (hızını), hem de konumunu değiştirmekte ve böylece ölçüm sonucu, parçacığın momentumundaki belli bir hata payı ile konumundaki beli bir hata payının çarpımı, en az Planck sabitine eşit ya da ondan daha büyük olmaktadır. Bu matematiksel eşitliğini biraz daha irdelersek, bir taneciğin anlık konumunu tam olarak belirlediğimizde taneciğin momentumundaki (hızındaki) belirsizlik sonsuza ulaşacağından, parçacık tam o anda tüm sonsuz evrene yayılır.

Aynı şekilde, taneciğin momentumunu (hızını) bir anda tam olarak ölçmeye çalıştığımızda ise, bu sefer de taneciğin konumu tüm evrende bulunması dolayısıyla, parçacığın momentumu (hızı) sonsuz belirsiz olmaktadır. Başka bir deyişle, taneciğin konumunu anlamaya çalıştığımızda momentumunu belirsiz kılmakta, momentumunu tanımlamaya kalktığımızda da konumunu belirlemeyi zorlaştırmakta, imkansız hale getirmekteyiz. Aynı ilişki zaman ile enerji, açısal momentumla, açısal hız arasında da mevcuttur. Eğer bu matematiksel ifadedeki çarpım, sıfır olsaydı o zaman hata payı ya da belirsizlik olmayacağından tüm tanecikler, tıpkı Newton fiziğindeki gibi tüm özellikleri aynı anda belirlenebilecek, taneciklerin yapacakları ve sahip olacakları tüm özellikler önceden bilinebilecekti. Bu yüzdendir ki bir parçacığı, avucumuzun içindeki bir noktada kıstırayım derken, bu hareketimizin taneciğin konumunu belli kılacağı anlamına geldiğinden tanecik, bir anda dalgasal özelliğini ortaya koyarak klasik boyut kurallarına göre olmaması gereken yerde (tünel açarak), ona engel gibi davranan tamamen kapalı olan avucumuzun dışına çıkar ve böylece kendini kaybettirir.

Taneciklerin, herhangi bir noktada tüm özelliklerinin aynı anda tespit edilememesi, kesin olarak bilinememesi daha doğrusu, ölçümleme yapılmadığı zaman durumları hakkında en ufak bir şey bilinememesi nedeniyle parçacıklar, olasılık dalgası diyebileceğimiz bir enerji dalgası şeklinde hareket etmektedirler. Çünkü, klasik fizik yasaları, atom altı parçacık ve enerjilerin davranışlarını belirleyememektedir.

Nasıl ki klasik fiziğin yasalarını Newton fiziği belirliyorsa, kuantum boyutunun yasalarını da Shördinger dalga denklemi belirler. Her bir parçacığa eşlik eden dalga denkleminin frekansları, o taneciğin sahip olduğu enerji seviyelerini verir.

Newton fiziğinde dalga ve parçacıklar birbirlerinden ayrı şeyler olup bunlardan parçacık özelliği temel iken, kuantum fiziğinde dalga ve parçacık özelliği eşdeğerdir, aynıdır. Bu nedenle atom altı boyutta tanecikler, ne dalgadır ne de parçacıktır. Bir olayın dalgasal olarak tüm ihtimallerinin bir arada bulunduğu süperpozisyon durumunda bir tanecik, her iki özelliğin muğlak karışımı olan “dalga paketi” halindedir. Deneyin, gözlemin türüne bağlı olarak ya tanecik ya da dalgacıktır.

Bunu demin de belirttiğimiz gibi, taneciğin her iki özelliğini belirsizlik ilkesince aynı anda belirleyemediğimiz, gözlemleyemediğimiz için, bir özelliğini tanımlamak diğer özelliğini bilmeye engel teşkil etmektedir. Başka bir deyişle parçacıklar, tanecik özelliğini ortaya koyduğunda dalgasal özelliği yoktur, dalgasal özelliğini ortaya koyduğunda da parçacık özelliği yoktur. “Dalga paketi” ni daha iyi anlamak için çift yarıklı deneye baktığımızda, gözlemcinin deneye yaklaşım tarzının parçacığın tanecik özelliğini mi yoksa dalgasal özelliğini mi bize göstereceğini belirlemekte idi.

Eğer taneciğe hiçbir şekilde bakmaz, deney gerçekleştirmezsek o zaman tanecik, dalga paketi şeklinde mevcut olacaktır.

Nesnelerin, klasik fizikteki gibi önceden belirlenebilen tüm özelliklerine rağmen, kuantum boyutlarında, taneciklerin süperpozisyonu dolayısıyla onlar hakkında hiçbir şey söylenemez. Onların özellikleri hakkında bir şeyler söyleyebilmek, haklarında bilgi sahibi olmak için, gözlemleme ile onları, süper pozisyon durumundaki hayaletimsi yapıdan, dünyamızda boyut kazandırmak suretiyle onların varlıklarını oluşturmak, maddeleşebilmek, gerekmektedir.

Daha doğrusu tanecikler bize, madde olmadıkları halde maddemsi olgusunu duyumsatmaktadırlar. Bu yüzden gözlemlemediğimiz müddetçe atom altı boyutta neden-sonuç ilişkisine bağlı sıralı olaylar bulunmaz. Parçacıklar olması gereken tüm olasılıkları barındıracak şekilde serbestçe, hiçbir şeyle sınırlanmaksızın her yöne doğru özgürce hareket edebilmektedirler. Bu hareketleri de, yolları (doğrultuları) tıpkı bir çalı süpürgesine benzer şekilde çatallanarak zamanda ileri doğru olasılıklı yollar şeklinde olabildiği gibi, aynı biçimde zamanda geriye doğruda olabilmektedir. Yani kuantum fiziğinde, klasik fizikte olduğunun aksine, zamanın ileri doğru ya da geriye akmasının bir önemi yoktur. Bir parçacık için, zamanın geriye akışı da (yolculuğu da) söz konusudur ve o boyutta bu durum normaldir. Böylece, shördinger dalga denklemi gelecek için birçok olası ihtimalleri önceden haber verdiği gibi, aynı şekilde sağduyumuza uymayacak bir biçimde geçmiş zamana dönük olarak da birçok olası geçmişi haber vermektedir.

Dolayısıyla, tek bir noktadan bu şekilde olası geleceğe bakabileceğimiz gibi, geçmiş olarak yaşadığımız şey de, aslında sonsuz sayıdaki sayısız olası geçmişlerin birbirlerine nüfuz ederek bir girişimin ortaya çıkarttığı en muhtemel geçmişin bir görüntüsü olduğunu görebiliriz. Yani, kuantum fiziğinin belirsizlik ilkesince evrenin tek bir geçmişi değil, dalgasal biçimde tüm olası geçmişlere sahip paralel evrenler şeklindeki geçmişleri mevcuttur ve her biri eşit derecede şimdiki evrenimiz kadar gerçektir. Ve bu olası geçmişlerin girişimi sonucu ortaya çıkan en muhtemel geçmişi ise, bilinç belirlemektedir. Daha doğrusu bir anlamda, onu araştırmaya kalktığımızda geçmişi de o anda oluştururuz.

Özetle, klasik fizik ya da yaşadığımız boyutta olaylar geri dönüşümsüz olarak hep tek yönlü ileriye doğru akarken, kuantum fiziğinde zaman, dolayısıyla olaylar hem ileri hem de geriye doğru gelişebilirler.

Bu yüzden, tanecikler arası mesafeler ne olursa olsun mekansal anlamda ani etkileşimler mevcut olduğu gibi, farklı zaman noktaları arasında da yani, geçmiş, şimdi ve gelecek kavramı ortadan kalkarak bu ani etkileşimler gerçekleşebilmektedir.

Tıpkı çift yarıklı deneydeki taneciklerin, karşılaştıkları (hesapta olmayan) yeni duruma karşı geçmiş durumlarını etkilemeleriyle, (geçmişe doğru zamanda yolculuk yapıp deneye uygun diğer alternatif özelliği ile yola çıkarak)(2) hemen o anda değişime uğramaları (ki bu esnada gözlemci sadece o andaki değişimi görür), farklı özelliklerini, davranış biçimlerini ortaya koymaları gibi. Detaylı olarak, “Düzensizliğin Düzeni Ve Kuantum Bilinç” başlıklı makalemizde değindiğimiz çift yarıklı deneyinde mesela, tanecikler tek tek çift yarıktan dalgasal özelliğini kullanarak her iki delikten aynı anda geçmesine karşın, perdeye ulaşmadan deney türünü değiştirdiğimizde yani, perdedeki dalga ölçer yerine, parçacık ölçeri (dedektörünü) devreye soktuğumuzda, o anda yarıklardan parçacık özelliğini kullanarak iki delikten sadece birinden geçmiş olduğunu bize göstermekteydi.

Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, şu anki düşünce biçimi ve davranışlarımızın, geçmişteki durumlarımızı etkilemiş olsa da bu, yaşadığımız boyut açısından yine de bizlerin ellerimizle yaptıklarımızın bir sonraki aşamada bilfiil yaşayacak olmamızı değiştirmez, bilakis bu durumu daha güçlü kılar. Deneylerle kanıtlanmış olan bu kuantum olgusu, ayrı bir düşünce deneyiyle Prof. Fred A. Wolf tarafından şöyle ifade edilmektedir:

Bildiğimiz üzere fotonlar, 15 milyar yıl önce big-bangle başlayan çoğul evrenin bir, iki dakika sonrasında yayımlanmaya başlamış ve fotonlar o andan itibaren bize doğru yolculuk yapmaya devam etmektedir. Ancak ışık, galaksilerin ya da dev karadeliklerin uzay-zaman geometrisini bükmeleri dolayısıyla, çekimci mercek etkisine uğrayarak yollarından saparlar (bu yüzden olması gereken yerden farklı noktalardan görünürler) ve böylece bir fotonun izlemesi gereken yollar oldukça fazlalaşır. Kuantum fiziğini göz önüne aldığımızda, biz bu olayı gözlemlemediğimiz müddetçe fotonun izlemesi gereken bu olasılık uzayları (evrenleri) süperpozisyonda iç içe geçmiş vaziyette bulunurlar. Yani biz bu durumu incelemediğimiz müddetçe bir foton, tıpkı çift yarıklı deneyde dalgasal hareket eden tek bir foton ya da elektronun aynı anda iki delikten geçmesi gibi, dalgasal özelliği ile hareket ederek tüm yolları aynı anda kat etmektedir. Ancak biz, fotonun muhtemel geliş güzergâhına kameralar yerleştirmeye karar verdiğimizde, yine tıpkı çift yarıklı deneydeki olaya bakışımızın parçacığın hangi özelliğini ortaya koyacağını belirlediği gibi, foton dalgasal özelliğini bırakarak parçacık özelliğini sergileyecek ve bu yollardan sadece birini seçerek ilgili açıdaki kameralar tarafından görüntülenecektir.
Yani bir hafta önce verilen bir karar, 15 milyar yıl önceki ortamı (durumu) etkilemektedir. Demek ki bizler her an verdiğimiz bir kararla geçmişimizi etkileyerek aynı zamanda bunun günümüzde açığa çıkışını meydana getirmekteyiz.


Alinti

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder