Site Arama

20120113

Ney...









Derler ki ney, ilkin Dâvud peygamberin Mezâmir’inden

ilham alarak fisildamaya baslamistir ilâhî hakîkati.

Derler ki Efendiler Efendisi, ask-i hakîkînin sirrini Hz. Ali’ye

emânet ettigi vakit, o, bu sirrin yükü altinda ezilmis ve gidip

Medîne disinda bir kör kuyuya söylemis içindeki mânevî emâneti.

Hz. Ali’nin dayanamadigina bir kör kuyu nasil dayansin;

cosup

köpürmüs çok geçmeden ve tasip akmis, ask sirrini söyleye

söyleye kuyucuk.

Coskun bir nehir, taskin bir çaglayan oldugu

vakit, kiyilarinda sazliklar olusmus, ve bir gün, bir çoban kamislardan

birini kesip muhtelif yerlerinden delerek üflemeye baslamis.

Bu ses, özge bir ses imis meger, daha önce kimsenin duymadigi

bir ses, daha önce kimsenin söylemedigi sirlari söylemekteymis

yana yakila; kavura kuruta.

Sesi duyan gönüllere geçmis cosup

tasma sirasi, ve bu defa da Islam cografyasinda yankilanmis

ebedî askin ilâhî sirri.

Sarkin ulvî heyecanlarinin ve ölümsüz ask mâcerâlarinin

ifâdesinde ney en lirik, en hazin ses kabul edilir bu yüzden

ve ney ile üstün insan arasinda bir benzerlik kurulur dâimâ.

Derler ki neyin bagri delik desik ve iç yaniktir;

ask atesiyle içi yanan, dışı pâre pâre olan insan da öyle..

Derler ki ney ask için topragi ve suyu birakmistir; tipki

Ilâhî ask yolunda mâsivâyi (dünyaya ait her seyi) terkeden

insan gibi..

Derler ki ney hasret ve derin ayrilik nagmelerini söyler

dâimâ; neyistandan ayrildigi için ... Insan da can bezminden

kopusunun yanik hüzünlerini yasaya yasaya yükselir yüce

mertebelere.

Kâlû-Belâ’dan bu yana uzayan bir derin hikâyedir

bu...

Bir vuslat özleminin naz haline getirilmis sikâyeti...

Ney ki, Mevlânâ Celâleddin çaginda, daha evvel hiç

olmadigi ölçüde ulvîlesmis ve ask sirrini alevden sesler

haline getirip sihirli bir nagmeye dönüstürmüstür.

Nitekim Mesnevî’ye onun açtigi kapidan girilmesi delildir buna:

Semâ, aşıkların gıdasıdır. Çünkü onda canana vuslatın hayali vardır"

demektir.




Tebrizli Şems "Hak'kı isteyen ve ona âşık olanlar, semâ ettikleri

zaman, aşkları ve manevî halleri çoğalır" diyerek,

Mevlâna'yı daima semâ

etmeğe teşvik etmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder